Psikolojinizi çözen otomobil geliyor


Japon üreticilerin birbirinden ilginç konsept araçlarla gövde gösterisi yaptığı Tokyo Motor Show 40'ıncı kez kapılarını açtı. 'Yenilikleri yakala, geleceğe dokun' sloganıyla açılan fuarda psikolog gibi sürücüye müdahale eden otolar ile tek kişilik konseptler ilgi çekti..


Otomotiv dünyasında geleceğin kapıları Japonya'da düzenlenen Tokyo Motor Show'da açıldı. Japon markalarının gövde gösterisi yaptığı fuarda, bugünün değil yarının otomobilleri sergilendi. Şehir içi kullanıma yönelik 'ultra küçük' tek kişilik araçlar ile sürücünün kalp atışlarından mutlu olup olmadığını anlayan 'psikolog' otolar, 40'ıncı kez kapılarını açan Tokyo Motor Show'un sloganını doğrular nitelikteydi: "Yenilikleri yakala, geleceğe dokun." 100'ü aşkın modelin dünya tanıtımının yapıldığı fuarda, Japon markalarının sergilediği konsept araçlar dikkat çekti. En fazla konsept modelin sergilendiği fuar olma özelliğine sahip Tokyo Motor Show'da, Japon üreticiler otomotivin geleceğinde ne denli önemli rol oynadıklarını tüm dünyaya kanıtladı. 11 Kasım tarihine kadar ziyaret edilebilecek fuarın bu yıl 1.7 milyon otomobilseveri ağırlaması bekleniyor.


TOYOTA


Toyota RiN fuardaki en ilginç konseptlerden. Sürücünün dikkatini doğaya yönlendiren RiN, beyin ile vücudun uyum içerisinde olmasını amaçlıyor. Sürücünün kalp atışlarından mutlu ya da mutsuz olduğunu anlayan RiN araç içindeki sıcaklığı ve renkleri değiştirerek, sürücüyü mutlu ediyor.


MAZDA


Japon üretici Mazda'nın konsepti Taiki, tasarımı ile fuarın en iddialı modellerinden biri. Atmosfer anlamına gelen Taiki, üreticinin en son geliştirdiği RENESIS motora sahip. Kanatlı kapıları ve arka tekerleklerinin dışarıda bırakılması Taiki'nin aerodinamiğe katkı yapmış.


HONDA


Honda'nın konsept aracı PUYO manevra kabiliyetini arttırmak üzere 360 derece dönebilecek şekilde tasarlanmış. Hiç bir sert köşesi bulunmayan PUYO'nun en büyük özelliği ise yumuşak silikon yapısı nedeniyle renk değiştirebiliyor olması.


SUZUKİ


Suzukı'nin konsepti Pixy tek kişilik bir araç. Önümüzdeki yıllarda birçok kişi tarafından kullanılacak tek kişilik araçlardan olan Pixy elektrik motora sahip. Pixy'nin en önemli özelliği ise istendiğinde SSC isimli bir diğer otonun içine girerek küçük bir otomobile dönüşmesi. Suzuki'nin paylaşan minibüs ismini verdiği SCC iki adet Pixy'i taşıma özelliğine sahip. Fakat SCC sadece Pixy'lerin içinde olduğu durumlarda yol alabiliyor.


NİSSAN


Nıssan'ın 2005 yılında da konsept olarak tanıttığı modeli Pivo, 360 derece dönebilen yolcu kabinine sahip. Bu görüntüsüyle yengece benzeyen Pivo, Pivo 2 adıyla bu yıl da fuarda. Fakat öncüsünün bu özelliğine ek olarak 90 derece dönebilen tekerleklerle donatılmış.


AUDI


Audi Tokyo'da küçük segmente giriş yapacak olan yeni modeli hakkında ip uçları veren bir konsept ile otomobilseverlerin karşısına çıkıyor. Gerçek A1'i yollarda görmek için ise 2009'u beklemek gerek.


NISSAN


Nıssan'ın fuardaki diğer konsepti ise geleceğin ticari aracı hakkında fikir veren NV200. Uzatılan arka kabini sayesinde mobil ofise dönüşenebilen NV200'de lavabo, fırın, elbise askısı ve ilk yardım çantası bile var.

Volkswagen’den Polo ve Golf modellerinde yeni tour donanım paketi

2008 model yılı kapsamında mevcut ürün yelpazesinde geniş kapsamlı bir yenilik gerçekleştiren Volkswagen Binek Araç, hem yeni Tour donanım paketiyle, hem de mevcut donanım seçeneklerini daha da zenginleştirmesiyle dikkat çekiyor. 2008 model yılıyla birlikte satışına başlanan Tour donanım paketi özellikle yüksek standart donanım listesi ve uygun fiyatlarıyla ön plana çıkıyor. Polo ve Golf modellerinde benzinli ve dizel olmak üzere oldukça geniş bir motor yelpazesinde kullanıcıların beğenisine sunulan Tour donanım seçeneği gövde üzerindeki Tour etiketi, özel seri döşeme alternatifleri ve standart donanım içerisinde yeralan alümünyum jantları ile farklılaşıyor.

Polo Tour versiyonunda sürücü ve yolcu ön ve yan havayastıkları, alüminyum jantlar, ABS, uzaktan kumandalı merkezi kilit, alarm, 3 kollu deri direksiyon simidi, gövde rengi yan aynalar ve kapı kolları gibi aksesuarlar standart olarak sunulurken, Golf Tour versiyonunda ise arka park mesafe sensörleri, hız sabitleyici, alüminyum jantlar, tam otomatik klima, ABS, ön sis farları, ön kol dayama ve çok fonksiyonlu deri direksiyon simidi gibi aksesuarlar standart olarak sunuluyor. Tour donanım paketiyle birlikte 2008 model yılında Polo modelinin 1.4 lt 80 HP’lik benzinli motor versiyonunda ise artık konvansiyonel otomatik şanzımanın yerine 6 ileri vitesli Tiptronic şanzıman bulunuyor.

Ağustos ayı başı itibariyle satışına başlanan 2008 modellerde sunulan bir diğer yenilik ise Golf, Golf Plus, Eos, Passat ve Passat Variant modellerinde sunulan radyo/CD çalarlı müzik sistemine MP3 çalar özelliği olarak göze çarpıyor. Ayrıca Golf, Golf Plus, Jetta, Eos, Passat ve Passat Variant modellerinin Tiptronic vites versiyonlarında ise donanım seviyesine bağlı olarak direksiyondan vites kumandası müşterilere sunuluyor.

Volkswagen artırılan standart donanımlarına ek olarak 2008 model yılı araçlarında cazip indirim seçeneklerinin ve takas desteğinin yanısıra kredili alımlarda da kişiye özel çeşitli ödeme alternatifleri oluşturuyor. 60 ay vadeye kadar uzayabilen uygun kredi opsiyonlarında tüketici tavsiye edilen fatura fiyatının % 80’ine kadar kredi kullanma şansına sahip.

Mercedes C220 tanıtılacak


Tüm dünyada büyük beğeni toplayan ve milyonlarca kişinin merakla takip ettiği motor sporları Otomobil Dünyası programında sizlerle buluşuyor.
Formula 1, Dünya Ralli Şampiyonası, Off-Road, Motorsiklet yarışları başta olmak üzere tüm motor sporları bu programda. Ayrıca her hafta değişik bir modelin test edildiği deneme sürüşü bölümü, İleri Sürüş Teknikleri Uzmanı Ümit Uyar’dan güvenli sürüş köşesi, otomobil piyasalarındaki son durum; kısacası otomobiller ile ilgili her şey Otomobil Dünyasında.
Sunuculuğunu Ebru Keskin ve Korhan Önder’in yaptığı Otomobil Dünyası’nın bu haftaki bölümünde Mercedes C220 CDİ tanıtılıyor. Ümit Uyar’ın gerçekleştirdiği test sürüşünde araçla ilgili tüm bilgiler detaylı olarak seyirci ile paylaşılacak, aynı zamanda program içerisinde otomobil fiyatlarındaki son durum ve Motor sporlarındaki son gelişmeleri de bulabileceksiniz.
Her hafta sorulan soruya doğru cevabı gönderen izleyiciler, yapılan çekiliş sonrası çeşitli hediyeler kazanabiliyorlar.Otomobil Dünyası’nı her hafta Pazar günü saat 12.40’ta Kanal a’ da...

Seat Leon


Aslan öyle ihtişamlı hayvan ki, konu güç olduğunda, her uygarlık, organizasyon veya marka ormanların kralına telif hakkı ödemeden, ismini, resmini kullanır. İşte bu muhteşem kedinin ismini taşıyan ve modeline de yakışan bir marka da SEAT. Aslında otomobilin model isminin bir hayvan türü ile bağlantısı yok. SEAT otomobillerine İspanya’daki yerleşim yerlerinin isimlerini koyar; yani bizdeki Şahin, Doğan, Kartal’dan oluşan “kuş serisi” gibi, hayvanlar aleminden model ismi oluşturmuyor.
1980lerde SEAT’ın hissedarı olan Volkswagen, 1990 yılında firmanın %100 sahibi oldu. O yıllarda ülkemize motorunda “Porsche System” yazan Ibiza modelleri gelmeye başladı. Yaklaşık 1.5 litrelik 100 beygirlik motoru ve döneminin efsane ralli otomobili Lancia Delta Integrale’ye benzeyen kasası ile çok eğlenceli bir otomobildi.
SEAT, 2004 yılında cesur ve yaratıcı tasarımlarından Altea ve Toledo’yu, 2005 yılında ise Leon’u satışa sundu.
Leon hem bir ailenin ihtiyaçlarını görebilecek hacme, hem de son derece spor çizgilere sahip, genç ruhlu bir otomobil. Tasarımı o kadar iddialı ki, 200 beygir gücündeki spor modeli 105 beygirlik “sakin” modelin yanına park ettiğinizde, sanki aralarında o kadarda fark yokmuş gibi bir mesaj veriyor. Fark direksiyona geçtiğinizde de pek bağırmıyor, ama ne zamanki sürmeye başlıyorsunuz, 200 beygir gücündeki FR modeli çok çok hızlı kalıyor.
Seat Leon 1990 yılındaki Ibiza modeli gibi çok sempatik ve aynı onun gibi kapılar kapalıyken, gövde rengi cam çıtalarını görebiliyorsunuz. SEAT aracın içindeki plastikleri herhangi bir şeye benzetme kaygısı duymamış, yani kimisi göğüs plastiklerini deri gibi gözüken malzemeden yapar, ne anlamı varsa, SEAT’ın göğsü dobra dobra ben plastiğim diyor.
200 beygir gücündeki FR modeli çok hızlı ama öyle çok da spor bir motor ve egzoz sesi çıkarmıyor. Ama camlar kapalı iken, gaza sonuna kadar basıp ayağınızı kaldırdığınızda, içeri turbodaki fazla basıncı dışarı atan “blowoff”un muhteşem sesi geliyor. Frenler ve vites geçişleri güzel, debriyajı yumuşak; şehir içinde yormayan bir otomobil.
Seat Leon’un iç hacmi oldukça geniş. Önde ve arkada dört yetişkin rahatlıkla seyahat edebilir. Stylence modelinde bagajda tam boy stepne bulunurken, FR’da ince stepne bulunuyor; daha spor olan modelin bagajı daha büyük. FR modelinde direksiyon, koltuklar ve vites kolu standart modelinden farklı. Aracınıza iPod bağlamak isterseniz, çok uygun ve kullanımı kolay bir yerde; el-freninin hemen arkasında “AUX” girişi var.
Bazı özelliklerini bilmediğimi direksiyondaki telefon ahizesi şeklindeki düğmeye bastığımda, araçta mahmur bir kadının birden konuşmaya başlamasıyla fark ettim. İngilizce konuşan bir bayanın sizden sesli komut beklediğini ifade etmesi otomobile ayrı bir hava katıyor. Araçta kullanım kılavuzu bulunmadığı için sistemi tam olarak çözemedim ama gözünüzü yoldan ayırmadan bazı işlemleri yapabiliyor olmanız güvenlik açısından çok önemli.
İki araçta da en çok rahatsızlık veren şey arka dikiz aynasının konumu; şoförden biraz daha uzakta durabilirdi. Tek kapı gibi duran spor gövdesine rağmen geniş iç hacmi ile her iki araç da, son derece dinamik ve hoş bir tasarıma sahip. Özellikle FR modelinin hızlanmaları ve uzun hızlı virajlardaki kararlılığı, tasarımı ile bütünleştiği için çok etkileyici.
Seat Leon Stylance’ın anahtar teslim satış fiyatı 37,100, FR modelinin fiyatı ise 63,200 YTL.

İsveç Çeliği Saab 9-3 Aero


Otomobil dünyasında uçaklar ile bağlantılı markalar, pek de çok değildir. İşte bu nadir markalardan biri de, Saab’dır. İsveçli uçak firması Saab’ın 15 mühendisi, 1939 yılında bir otomobil üretmek üzere çalışmalara başlar ve 2. Dünya Savaşı bittiğinde, ilk otomobil prototipi 92.001 yollara çıkar. Günümüzdeki ileri teknolojiden farklı olarak, prototipin metal gövdesi, ustalar tarafından at gübresi üzerine yerleştirilen meşe kalıplarda, çekiç ile dövülerek şekillendirilmiştir. Bu “organik” teknoloji ile, aracın aerodinamik katsayısının, zamanımızdan 60 yıl önce, Ferrari F40’dan daha iyi bir değere ulaşması sağlanmıştır.
Güncel Saab 9-3 Aero, hızlı ve keyifli bir otomobil. Araca baktığınızda, yere yakın gövdesi, ön tampon ve bagajındaki kanatı, hızı hakkında ipucu veriyor. İçine oturduğunuzda sizi saran çift renkli deri koltukları, ve sürücü odaklı gösterge paneli, dış görünüşü ile son derece uyumlu. Aracın sürati konusunda en ikna edici şey ise, marşa bastığınızda çıkan ses. Turbo beslemeli 2.8 litrelik V6 motor, devir ne olursa olsun, araçtaki yolcuları, kalkış yapan uçaklardakine benzer bir çekim ile, koltuğa yapıştırıyor.
Otomobilin iç tasarımı, günümüzde meraklılarının çok özlediği, 2000lerden önceki modellerde daha belirgin olan, sürücü odaklı BMW'lere benziyor. Şoför koltuğuna oturduğunuzda, kontroller ve göstergelerin, kendinize dönük olduğunu farkediyorsunuz. Aracın zaten eğlenceli ve keyifli olan kullanımına bir de iç tasarımın orijinalliği eklenince, sürüş son derece keyifli oluyor. Ön koltuklar elektrik kontrollü ve şoför koltuğu, üç farklı ayarı hafızasında tutabiliyor. Aracın sinyal, silecek, direksiyon ayarlama kolları, el freni ve vites tünelinin etrafındaki plastik şaşılacak derece ucuz görünümlüyken, kapı panellerinde ve göğüste kullanılan malzemler ise aksine çok kaliteli.
Gösterge panelinin gece modu bulunuyor. Düğmesine bastığınızda, bütün ışıklar sönüyor ve sizin daha önce belirlediğiniz aralıkta çalışan hız göstergesi, devrede kalıyor. Böylece karanlık yollarda yapılan yolculuklarda, hem gösterge paneli gözünüzü almıyor, hem de siz, en önemli bilgiyi hızlıca okuyabiliyorsunuz. Tabi havacılıkla kendini bu kadar özdeşleştiren bir markaya "head-up display" daha yakışırdı.
Bose tarafından geliştirilen müzik sisteminde, İsveç'li müzik gruplarından ABBA, Ace of Base, The Cardigans, Roxette şarkılarını, hatta Opeth'in "Ending Credits" parçasını, büyük keyifle dinleyebilirsiniz. Radyo ekranı zamanın biraz gerisinde görünse de son derece fonksiyonel; elinizi direksiyondan ayırmadan kontrol etmeniz mümkün.
Saab’ın “Her yiğidin bir yoğurt yiyişi vardır” atasözümüzü hatırlatan, kendine has bir özelliği dikkat çekiyor . Firmanın güvenlik konusundaki saplantılı felsefesi, karşımıza kontak anahtarında çıkıyor. Kontak anahtarının, elfreni hizasında, sıra dışı bir yerde bulunmasının, güvenliğe dayalı nedenleri var. Firma trafik kazalarında, şoförün dizlerinin yükselerek aracın göğsüne çarptığını, sert ve kompakt metal parçalardan oluşan kontak bölümünün, diz kapaklarını parçaladığını fark etmiş. Bu nedenle ön göğüs, şoför ve yolcu koltuğunda oturanın dizlerini korumak için, yumuşak maddeden imal edilmiş. Diğer yandan kontağın aşağıda bulunması, hırsızların kontağı parçalayarak, aracı çalmalarını iyice zorlaştırmış. Son bir faydası ise, ergonomik katkısı. Emniyet kemeri, elfreni ve kontağın yakın pozisyonu, ergonomik olarak kolaylık sağlıyor.
6 vitesli otomatik şanzımanı direksiyondan da kontrol etmek mümkün. Tiptronik kullanımda, siz vites büyültmeye karar verinceye kadar, şanzıman bir sonraki vitese geçmiyor ve devir 6600 devirin üstünde sabit kalıyor. Bu ayrı bir keyif veriyor, çünkü şanzımanın bütün kontrolü, sizin baş parmaklarınıza kalıyor. Tutuşun zayıf olduğu zeminlerde, aracı ikinci hatta üçüncü viteste kaldırabiliyorsunuz. Bu özelliği kuru asfaltta denediğinizde, aracın alt devirlerdeki gücüne şaşırıyorsunuz.
Stabilite programı bulunan 9-3 Aero'nun yol tutuşu çok iyi. Aracın süspanisyonları binek bir otomobilden çok, spor bir otomobil sertliğinde. Belinizi ağrıtacak sertlikde değil, ama spor. Bu yüzden yol tutuşu da muhteşem. Araç, virajlarda son derece kararlı ve gövdesi yatmıyor. Otomobil yüksek süratlerde, sert frenlerde çizgisini koruyor ve siz nereyi gösterirseniz, oraya gidiyor.
100 km/s hızın üzerine çıktığınızda aracın içinde Alman rakiplerinde bulunmayan bir lastik sesi beliriyor. Ama uçakların ne kadar gürültülü olduğu düşünürseniz, bu “asfalt uçağının” sessiz olduğuna karar verebilirsiniz.
Ülkenin genel iklim şartları ve habitatı, İsveçli otomobil üreticilerinin, güvenliğe önem vermelerinin başlıca nedenlerinden. Şartlar artık biraz farklı olabilir, ama araçların geliştirildiği ilk yıllarda, karlı ve buzlu yollarda kullanılan otomobiller daha sık kaza yapabiliyor ve sürücülerin karşısında zaman zaman geyikler belirebiliyordu. Bu yüzden araçlar sağlam üretilmek zorundaydı. Yola çıkan geyikten korunmak için "geyik testi - moose test" denilen bir test geliştirildi. Saab'ların, yolda aniden beliren bir tehlikeden kaçabilmeleri için deneyler gerçekleştirildi. Kaza anında maksimum güvenlik sağlamaya yönelik çalışmalarda, geyik maketleri ile yapılan çarpışma testlerinde, hayvanın kabine girmemesi için, ön cam ona göre tasarlandı.
Firmanın felsefesi ile ilgili ilginç bir örnek ise şöyle. Güvenliği ve dayanıklılığı ile meşhur firmanının Saab 900 modelini kullanan ve mesleği, dolaşarak satıcılık yapmak olan biri, 1,602,216 kilometre yol yaptıktan sonra aracı "Wisconsin Automotive Museum"a bağışlamış, bu mesafenin orijinal motor ile kat edildiği Saab tarafından da onaylanmış.
Aracımıza geri dönersek, kökü uçaklara dayanan 9-3 Aero, gücünü yere ön lastiklerden aktarıyor. Gaza bastığınızda sinirli bir tavrı olan aracın direksiyonu, zemin biraz bozuksa, kesinlikle tek elle tutulmamalı.
Firma yetkililerinin açıklamalarına göre, bu sene sonunda makyajlanmış modeli çıkana kadar, sınırlı sayıda Saab 9-3 Aero, özel indirimli fiyat ile satılacak.

Nostalji - Mercedes Benz 300SL 1952-1963


2.Dünya Savaşı öncesinde Grand Prix yarışlarında önemli başarıları olan firma, savaştan sonra, 1951 yılında yarışlara yine başarılı şekilde geri dönmek istiyordu.


Yarışlar başlamıştı ama yeni model için yeni parçalar geliştirmeye vakit yoktu. Firma bu yüzden üretimde olan modellerin parçalarını kullanarak ve hızlı kararlar vererek 300 serisinde kullanılan motor ile çalışacak bir gövde geliştirmeye karar verdi.


O sıralar motorun gücünün rekabette yeteri kadar etkili olamayacağını düşünen firma, tasarımın son derece hafif ve hava direncinin düşük olmasına karar verir.


Firma edindiği yarış tecrübelerinden, üstü kapalı modellerin, uzun mesafe yarışlarda daha başarılı olduğunu tespit eder ve bu doğrultuda yeni aracı geliştirmeye devam eder.
Sonuç olarak sürtünme katsayısı 0.25 (Cw) olan bir model üretilir. Alüminyumdan imal edilen uzay çatı şase, kapı arasında uzun boşluklardan dolayı zayıf kalır, bunun üzerine kapı eşiği yükseltilir ve inip binmeyi kolaylaştırmak amacıyla kapıların martı kanadı şeklinde yukarı doğru açılmasına karar verilir.


Standart olarak 115 beygir gücünde olan 300 motorları, yeni ekzantrik milleri, yükseltilen sıkıştırma oranı ve Solex marka karbüratörler ile 171 beygire yükselir. Firma 9 ay içinde projeyi hayata geçirir ve 1952 yılının Mart ayında araç basın mensuplarına tanıtılır. İki ay sonra yarışlara katılmaya başlayan 300SL’ler zaferler kazanmaya başlar.


1953 yılında, uzun mesafe yol yarışlarından çok Grand Prix yarışlarına odaklanan firma, Amerikalı Mercedes-Benz distribütörü Max Hoffman’ın da talebiyle 300SL’in yol versiyonunu ve daha ufak bir roadster olan 190SL’i üretmeye karar verir. (190SL’in günümüzdeki muadili olarak SLK gösterilebilir) 300SL’in yol versiyonu, 1954 yılının Şubat ayında New York’da düzenlenen otomobil fuarında sergilenir.


Yol versiyonu yarış versiyonundan daha ağır olur ama motor gücü de 171 beygirden 220 beygire yükselir ve ilk kez benzinli bir üretim otomobilinde Bosch tarafından geliştirilen mekanik enjeksiyon sistemi kullanılır.


Ancak sistem her 1500 km.de yağ değişimi gerektirir. Çünkü otomobilin motorunun kapatıldığı süre ile motorun çalışmasının durması arasında geçen sürede, sistem yakıt püskürtmeye devam ediyor, bu da yanmamış yakıtın motor yağına karışmasına neden oluyordu. Araçta yarış tipi yağ soğutucularının kullanılması nedeniyle, benzinin motor yağında buharlaşması da mümkün olmuyordu.


Merdedes Benz 300SL, gelişmiş aerodinamiği ve 220 beygir gücündeki motoru ile aracı saatte 260 km/s hızlara ulaştırırken, kendisinden çok daha güçlü olan bazı otomobilleri performansı ile geride bırakır.


Tek kapı modelinin yerini 1957 yılında, üstü açık roadster modeli alır. 1961 yılında disk frenli modelleri satışa sunulduğunda, fiyatı Jaguar E-type’ın iki katıdır.


1962 yılında bu özel araçtan toplam 1858 adet üretilmiştir.


300SL döneminde ve günümüzde koleksiyoncuların çok arzuladığı bir modeldir. Öyle ki lastik üreticisi Dunlop, sadece bu modele özel, klasik görünümlü, 240 km/s hızlara kadar güvenli sürüş sunan lastik üretmektedir.300SL modelindeki 300 aracın motor hacmini, yani 3 litre olduğunu, SL ise “Sport Leiht” ya da “Sport Light” yani spor ve hafif olduğunu ifade eder.

Ring’in kralı


Almanya’daki efsane yarış pisti Nurburgring’in 20.8 kilometre uzunluğundaki Nordschliefe bölümünü 7 dakika 27.82 saniyede turlayan Pagani Zonda F Clubsport, seri üretim otomobiller içinde, “ring”in yeni kralı oldu. Önceki rekor 7 dakika 28.00 ile Walter Röhrl’ün kullandığı Porsche Carrera GT’ye aitti.


7.3 litrelik V12 motoru 641 beygir gücünde olan aracın ağırlığı 1224 kg. 0-100 km/s hızlanması sadece 3.5 saniye süren Zonda F Clubsport, 340km/s hızın üzerine çıkabiliyor.

Honda CR-Z


Honda; 40. Tokyo otomobil Fuarı’nda, ilk kez sergilenen, CR-Z’nin üretiminin planlandığını doğruladı. Büyük bir üne sahip CR-X kompakt spor arabanın varisi olan CR-Z (Compact Renaissance - Zero'nun yerine geçen), az emisyon ve yakıt tüketimi sağlayan, firmanın en son hybrid motoru IMA tarafından güçlendiriliyor.

Honda'nın kendi sözleriyle, CR-Z kompakt , hybrid motorla güçlendirilmiş hafif spor bir otomobil olacak. Firmanın ürünün piyasaya sürülme tarihini bildirmek istemiyor ama CR-Z'nin 2009'un sonları ya da 2010'un ortalarında bir zamanda tanıtılması kuvvetli bir ihtimal.

Octavia Scout Kasım'da Türkiye'de

Türkiye’de ilk kez Auto Show 2006’da gösterimi yapılan ve otomobilseverlerden yoğun ilgi gören Skoda Octavia Scout 4x4, dizel motor seçeneği ile Kasım ayından itibaren ülkemizde satışa sunulacak. Skoda’nın 4x4 segmentindeki en önemli temsilcilerinden biri olan Octavia ailesinin en yeni üyesi Octavia Scout’ın “140 HP gücündeki 2.0 TDI PD dizel“ motor seçeneğinin satış fiyatı ise 67.966 YTL olacak.

Altı kademeli manuel şanzıman sistemine sahip Octavia Scout, dört tekerlekten çekiş sistemi ile özellikle arazide sürüş kabiliyetini artırarak rahat yol alınmasını sağlıyor. Tüm hava ve yol şartlarında maksimum yol tutuş sağlayan “haldex” sistemi sayesinde Octavia Scout, değişik yol şartlarını sensörler sayesinde algılayarak gerektiği zaman arka diferansiyele güç aktarımı yapıyor ve yol tutuşunu maksimum seviyeye ulaştırıyor. Normal hava şartlarında ise önden çekiş özellikleri gösteriyor ve yakıt tüketimini minimum seviyeye düşürüyor.

2008 YILININ 4X4’Ü ÖDÜLÜ SKODA OCTAVIA SCOUT’IN OLDU

Skoda Octavia Scout, İngiltere’nin en çok satan off-road dergisi “4x4 Magazine“in 1988 yılından bu yana düzenlediği “yılın 4x4“leri yarışmasında 10 üzerinden aldığı 8.5 puanla segmentindeki 60 modeli geride bırakarak birinci seçildi. Skoda Octavia bu ödüle, üstün teknik özellikleri, sürüş keyfi, stili, pratikliği ve fiyatı ile layık görüldü. Yarışmanın sonuçları, derginin Ekim sayısında yayınlandı.

2008'in ticari aracı Citroën Jumpy


Yaratıcı ve yenilikçi modelleriyle Hafif Ticari Araç Pazarında önemli bir yere sahip olan Citroën, müşteri beklentilerini ön plana çıkaran tasarımlarının ödülünü 2008 Yılın Ticari Aracı seçilen Jumpy ile aldı. 20 gazeteciden oluşan uzman jürinin oylaması sonucunda 140 puan üzerinden 108 puan alan Citroën Jumpy’nin ödülü Amsterdam Otomobil Fuarı’nın basın gününde açıklandı.

Avrupa’da 2007 yılı ocak ayında piyasaya sürülen Jumpy’den geçtiğimiz 9 ay içinde Avrupa genelinde 22.000 adet satıldı. Önümüzdeki ay pazara sunulacak Nemo ile Ticari araç ürün gamını tamamlayan Citroën, 600kg’dan 1500 kg’a kadar yükleme kapasitesi ve 2,5 m3’ten 15 m3’e kadar kargo hacmi sunan farklı modelleriyle ticaret hayatında her türlü ihtiyaca hizmet etmeye hazırlanıyor.

Eski versiyonuna kıyasla tamamen yenilenen Jumpy’nin yılın ticari aracı seçilmesinde etkili olan güçlü ve dinamik stili, 6 ileri vites sayesinde ekonomik, yüksek performanslı ve çevreci motoru, en zor hava ve yol şartlarda bile konforlu kullanımı ve sağlam yol tutuşu ve yükleme kolaylığı sağlayan “monospace” gövde yapısı aracın ticaret hayatına binek araç konforu sunan yeni bir bakış açısı kazandırmasını sağlıyor.

EuroCarBody 2007 Fiat 500'ün


Fiat 500, dünyanın önde gelen 600 otomobil gövdesi uzmanının gerçekleştirdiği oylama sonucunda 2007 yılının EuroCarBody ödülünü kazandı. Avrupa’daki küçük otomobilin öncülerinden Fiat 500, en yüksek kalite ve emniyet standartlarına sahip otomobillere verilen, dünyanın en prestijli ödülü EuroCarBody 2007 ödülünü aldı. Bu ödül ile birlikte Fiat’ın minik efsanesi, sınıfının en güvenli otomobili ünvanını da kazanmış oludu.

Araç gövdelerinin tasarım ve üretimi üzerine çalışan 600’ü aşkın uzmanın katıldığı oylamada Fiat 500’ün inovatif araç gövdesi, 50 puan üzerinden 38.33 alarak birinciliği kazandı. Fiat 500, toplam 23 değerlendirme kriteri üzerinden aldığı bu puan ile Japonya, Amerika, Avrupa ve Rusya’dan katılan 12 adayın arasından ipi göğüsleyen isim oldu.

Fiat 500’e ödülü, otomotiv üretim süreçleri ile ilgili uluslararası bilgi ve tecrübe paylaşımını güçlendirmeyi amaçlayan Automotive Circle International tarafından Frankfurt’da verildi.
Modelin yalnızca 3,5 metre uzunluğundaki inovatif gövdesi, Fiat 500’ün EuroNCAP güvenlik testlerinden aldığı 5 yıldıza da katkıda bulundu. Fiat 500, inovatif ve başarılı bir otomobil gövdesinin üretiminde yaratıcılık ve yeteneği bir arada öne çıkaran çok önemli bir ödül olan EuroCarBody 2007’u alarak sınıfının emniyet açısından en güvenli aracı haline geldi.

Caddy ürün gamı genişliyor


Volkswagen Caddy’nin 47 cm uzun versiyonu Caddy Maxi, Van ve Kombi modelleri ile ilk kez 25 Ekim – 3 Kasım tarihlerinde Amsterdam’da düzenlenen Avrupa’nın en kapsamlı ticari araç fuarı olan Avrupa Karayolu Taşımacılığı Fuarı'nda Ticari Araçlar Fuarı’nda görücüye çıktı.
Volkswagen Ticari Araç’ın dünya prömiyerini Frankfurt Motor Show’da gerçekleştirdiği yeni modeli Caddy Maxi’nin Van ve Kombi versiyonları ise 25 Ekim – 3 Kasım tarihleri arasında Amsterdam’da düzenlenen RAI – Avrupa Karayolu Taşımacılığı Fuarı’nda görücüye çıktı. Volkswagen Caddy’nin 47 cm uzun versiyonu Caddy Maxi’nin Kombi ve Van modelleri 2008 yılı ilk yarısında Türkiye’de pazara sunulacak.
Volkswagen Caddy ile aynı tasarıma sahip olan Caddy Maxi büyüyen boyutları ile daha fazla taşıma kapasitesi sunuyor. Standart Caddy’e oranla 47 cm daha uzun olan Volkswagen Caddy Maxi’nin uzunluğu 4875 mm, dingil mesafesi ise 3000 mm. Daha geniş bir iç hacim sunan 5 koltuklu Caddy Maxi Kombi’de bagaj kapasitesi yaklaşık 0,5 m3 daha fazlayken arka koltuklarda diz mesafesi 50 mm artırıldı.
Caddy Maxi Panel Van özellikle Caddy ve Transporter sınıfındaki panel van segmenti arasındaki boşluğu dolduruyor. Volkswagen Caddy Maxi’nin Panel Van versiyonunda istiab haddi 70 kg artarak 875 kg’a ulaşırken, yükleme hacmi ise 4,2m3 litreye kadar çıkabiliyor. Volkswagen Caddy Maxi Panel Van’ın bir diğer özelliği de bir Euro paletin uzunlamasına yüklenmesine olanak sağlayan tekerlek davlumbazları arasındaki yükleme genişliğinin 1170 mm olması. Şehir içi dağıtım filoları için çok önemli olan yüksek hacim, düşük dönüş dairesi ve ekonomik motor Caddy Maxi Panel Van’ı segmentinde önemli bir yere taşıyor.