Gelecekte yayalar elektrik üretecek otolar market arabasına benzeyecek. Populer Science dergisinin haberine göre gelecek iç içe geçmiş yaşam alanlarından oluşacak.
Deniz suyunun içilebildiği, yayaların yolda yürürken bile elektrik ürettiği ve tarım için her katı bir tarla haline getirilen gökdelenlerin yükseldiği geleceğin şehrinde, insan ister istemez "Otomobiller de uçacak değil mi?" sorusunu büyük bir heyecanla kendisine soruyor. Ancak geleceğin yeşil şehrinin otomobilleri uçmak bir yana, marketlerdeki alışveriş arabalarına benziyor.
Ayrıca geleceğin şehrinde insanoğlu ve doğa, her hareketleriyle enerji üretilmesine katkıda bulunuyor. Otomobillerin yüksek suratlarda seyretmesi sayesinde ortaya çıkan rüzgar, otobanların kenarlarına yerleştirilen rüzgar türbinleriyle tekrar elektrik enerjisine çevriliyor. Yaya yollarının altına yerleştirilecek olan bir mekanizma sayesinde ise insanlar yürüdükçe elektrik enerjisi üretiliyor. Kalabalık bir yaya yolunda üretilen elektrik, büyük bir binanın tüm enerji ihtiyacını karşılayabiliyor.
Dünya nüfusu arttıkça insanlar daha iyi yaşam koşulları, kaliteli eğitim ve yüksek kazanç için büyük şehirlere doğru göç ediyor. Kırsal alandan daha hareketli bir yaşam biçiminin benimsendiği büyük şehirlere doğru yaşanan göç hareketi, şehrin ekolojik dengesinin de bozulmasına neden oluyor.
Populer Science dergisinin haberine göre geçtiğimiz yılın sonunda, tarihte ilk defa, dünya nüfusunun yarısından fazlası şehirlerde yaşamaya başladı. Şehre doğru yaşanan bu göç dalgası, önümüzdeki yıllarda da devam edecek gibi görünüyor. Çünkü günümüzde 3.3 milyar insan büyük şehirlerde daha iyi eğitim ve kazanç için yaşam mücadelesi verirken; yapılan tahminlere göre 2030 yılında bu rakam 5 milyar kişiye ulaşacak. Hızlı nüfus artışı ile birlikte şehir merkezlerinde yaşanacak olan bu kaçınılmaz göç dalgası, özellikle Asya ve Afrika kıtasındaki ülkelerde belirgin bir şekilde gözleniyor. Örnek verecek olursak, dünyanın en kalabalık ülkesi Çin’in Dongguan kenti, 20 sene önce orta büyüklükte kabul edilen bir kasabayken bugün 7 milyon nüfusa dayanan büyük kentlerden biri halini aldı.
Nüfus gelişiminde yaşanan bu büyüme doğal olarak pek çok ekolojik sorunu da beraberinde getiriyor. Fakat mantık çerçevesinde bakıldığında birçok olumlu özelliğe ev sahipliği yapan büyük kentlerin çevre düzeni ve sağlık bakımından da insan hayatına katkıda bulunması gerekir. Bu düşünceden yola çıkan çevre mühendisleri, bilim insanları ve tasarımcılar 20 yıl sonra yaşayacağımız şehirlerin nasıl olacağını şimdiden insanoğlu ile paylaşıyor. Emisyon değerinin sıfıra yaklaştığı; katı ve sıvı yakıtların yerini güneş, rüzgar ve hatta su enerjisinin aldığı; toplu taşımacılığın büyük önem kazandığı; insanların yürürken bile enerji ürettiği "geleceğin yeşil kentleri"nde hayat çok daha farklı olacak. Peki, 20 yıl içinde insan ömrüne ömür katacak şekilde yenilenecek bu şehirler nasıl bir görünüme sahip olacak? Asıl önemli soru otomobillerin durumu ne olacak?
OTOMOBİLLER İÇ İÇE GEÇECEK
Deniz suyunun içilebildiği, kanalizasyon tıkanıklıklarının robotlar tarafından açıldığı, tarım için her katı bir tarla haline getirilen gökdelenlerin yükseldiği bu şehirlerde, insan ister istemez "Otomobiller de uçacak değil mi?" sorusunu büyük bir heyecanla kendisine soruyor. Ancak geleceğin yeşil şehrinin otomobilleri uçmak bir yana, süper marketlerdeki alışveriş arabalarından esinlenilerek tasarlanmış. Bu tasarım unsuru biraz hayal kırıklığına yol açsa da, ulaşım amacının hayatı kolaylaştırmak oluğu düşünüldüğünde, uçan otomobil fikri önemini yitirebiliyor. Otoparklarda yaşanan sıkışıklığı ortan kaldırmak için iç içe geçebilen otomobil dizaynına başvuran tasarımcılar, bu araca pek çok özellik sığdırmayı başarmışlar. Tek tip gibi duran bu otomobiller, sadece ulaşım ihtiyacını karşılamakla kalmıyor... Tavanlarına yerleştirilen güneş panelleri sayesinde hiç bir katı ya da sıvı yakıta ihtiyaç duymadan yol alabilen bu araçlar, park edildiklerinde de elektrik enerjisi üretmeye devam ediyor ve bunu da şehir hattına aktarıyor. Günümüzde otomobillerin, günün yüzde 95’inde kullanılmadığını gösteren araştırmalar sonucu, geleceğin yeşil şehrindeki otomobillerin herkes tarafından kullanılabilecek şekilde tasarlanmış. Yani şehrin belli merkezlerindeki alanlarda bekleyecek olan bu araca binip, gideceğiniz istikameti navigasyon sistemi üzerinde belirledikten sonra yola çıkıyorsunuz. Ulaşmak istediğiniz yere en yakın mesafede yer alan park alanına geldiğinizde ise aracı bir başka kişi tarafından kullanılmak üzere park ediyorsunuz.
TOPLU TAŞIMADA ’YUMURTA’ ETKİSİ
Büyük şehirlerdeki hava kirliliğinin en önemli nedenlerinden biri olan otobüs ve minibüsler, geleceğin yeşil şehrinde daha çevreci bir yapıya kavuşuyor. Yumurta kutularından esinlenerek tasarlanan sürücüsüz minibüsler, biodizel yakıt ve elektrik enerjisinin kullanıldığı hibrid motora sahip. Asfalt altına yerleştirilen manyetik bir alanı takip eden bu otobüsler, herhangi bir olumsuzluğa karşı da kontrol merkezi tarafından kontrol ediliyor. Bir diğer toplu taşıma aracı olarak kullanılan raylı sistem ise saatte 14 bin 400 yolcu taşıyabilme kapasitesine sahip. Üstten raylı olması sayesinde hayalleri süsleyen uçan otomobil fikrine biraz daha yakın bir görüntü çizen bu araç, iki kişi taşıyor ve saatte 240 kilometre maksimum hıza ulaşabiliyor. Manyetik plakalar sayesinde raya temas etmeden yol alabilen bu sistemin 1.6 kilometresinin maliyeti 10 milyon dolar. Yani hafif raylı sistemden 10 kat daha ucuz.
YAYALAR ELEKTRİK ÜRETECEK
Geleceğin şehrinde insanoğlu ve doğa, her hareketi ile enerji üretilmesine katkıda bulunuyor. Otomobillerin yüksek suratlarda seyretmesi sayesinde ortaya çıkan rüzgar, otobanların kenarlarına yerleştirilen rüzgar türbinleriyle tekrar elektrik enerjisine çevriliyor. Yel değirmenleri ve güneş panelleri bir yana, teknolojinin tüm nimetlerinden faydalanacak olan bu şehirlerde, denizin dalgasından de enerji üretilecek. Bilim insanlarına göre dünyanın toplam elektrik ihtiyacının yüzde 12’sini karşılayacak kadar güce sahip olan medcezir, deniz dibine yerleştirilecek olan gelgit tribünleri sayesinde enerjiye çevrilecek. Metropollerin en büyük sorunlarından biri olan kalabalık dahi, enerji üretmek için bir avantaj haline gelecek. Yaya yollarının altına yerleştirilecek olan bir mekanizma sayesinde, insanlar yürüdükçe elektrik enerjisi üretilmesine katkıda bulunacak. Dinamo mantığı ile çalışan bu sistem, yaya yolunun altındaki gergin tellerin esneyerek enerji üretme mantığına dayalı çalışıyor. Kalabalık bir yaya yolunda üretilen elektrik, büyük bir binanın tüm elektrik ihtiyacını karşılayabiliyor.