Hyundai’den, arkadan itişli, 300 PS’lik yeni spor otomobil konsepti: Genesis Coupe


Hyundai, uzun zamandır heyecanla beklenen arkadan itişli yeni spor otomobil konseptini, 14 Kasım 2007’deki basın günüyle kapılarını açan Los Angeles Uluslararası Otomobil Fuarı’nda tanıttı. Genesis Coupe Konsepti, 2009 yılının ilkbaharında Hyundai’nin model yelpazesine eklenecek olan 2+2 kişilik arkadan itişli yepyeni spor otomobilinin temelini oluşturuyor.
“Sonik Turuncu” gövde rengine ve “Balistik Siyah” olarak adlandırılan karbon fiber kaputa, tavana, alt kaplamalara ve ön hava giriş kanallarına sahip olan Genesis Coupe Konsepti, şık bir görünüm ile düşük gövde ağırlığını beraber sunuyor. Genesis Coupe Konsepti, 300 PS’den fazla gücüyle hem Hyundai’nin en güçlü spor modeli olacak hem de pazardaki en uygun fiyatlı performans otomobili unvanına kavuşacak aracın da altyapısını oluşturuyor.

Genesis Coupe Konsepti’nin tasarımı oluşturulurken, daha önce hazırlanan ve oldukça beğenilen HCD8 ve HCD9 Talus konseptlerindeki çizgilere öncelikli olarak yer verildi. HCD8 spor otomobil konseptindeki “Z” şeklindeki çizgilerin karakteristiği ve ön farlarla arka stopların formu Genesis Coupe Konsepti’ne de taşınırken HCD9 Talus’un düşük kemer çizgisi de yeni araca adapte edilerek hem çekici görünüm elde edildi hem de araç içindeki yolcuların daha geniş görüş açılarıyla çevreyi görmesi sağlandı. 4.666 mm’lik uzunluğa, 1902 mm genişliğe ve 1.386 mm yüksekliğe sahip olan otomobilin dingil mesafesiyse 2.820 mm.

Genesis Coupe Konsepti’nin tasarımı oluşturulurken öncelikle Le Mans yarış otomobilleri ve özel hazırlanmış drift araçlarından esinlenildi. Özellikle ön ve arka duruşu için “öfkeli” ve “tehditkar” tanımının yapıldığı araçla ilgili Irvine-Kaliforniya’da bulunan Hyundai Tasarım Merkezi Baş Tasarımcısı Joel Piaskowski şunları söylüyor: “Genesis Coupe Konsepti’ni hazırlarken öncelikli amacımız, otomobil meraklılarının rüyalarını süsleyecek tasarıma sahip olan saf ve kusursuz bir performans otomobili yaratmaktı. Hangi açıdan bakarsanız bakın size sunduğu agresif görünümüyle de bunu başardığımızı düşünüyoruz”. Kıdemli Yaratıcı Tasarımcı Eric Stoddard ise, “Güzellik ve tehlike, Genesis Coupe Konsepti’nde bir araya geliyor. Uzaktan baktığınızda çok güzel bir otomobil olarak göze hitap ediyor. Ancak biraz yaklaştığınızda korkutucu ve tehditkar olduğunu hemen anlıyorsunuz”.

Konseptin marşpiyeleri yere mümkün olduğu kadar yakın tutularak gövde panellerinin daha geniş ve camların da daha dar tutulması sağlanmış. Böylece jantların da, şişkin çamurlukların içinde daha da ön plana çıkması sağlanmış. Agresif spor otomobili görünüşünü artırmak için çamurluklar ve camlar arasındaki mesafenin mümkün olduğunca geniş tutulmasına özen gösterilmiş.

Kaput üstündeki üçlü hava giriş kanalları, V6 motoru soğutmak için tasarlanırken bu dizaynın seri üretim araçta da aynı fonksiyonu yerine getirmesi için kullanılması planlanıyor. Arka taraftaki çift egzoz çıkışının karbon fiber difüzörleri de, öndeki hava giriş kanallarıyla aynı tasarıma sahip olduğu için tasarımın bir bütünlük oluşmuş. Yay şeklinde arkaya uzanan tavan çizgisi ve geniş arka cam, otomobilin profilini oluştururken geniş omuzlara sahip görünümünü de ön plana çıkartmış. Genesis Coupe Konsepti’nde, önde 255/35 ZR ve arkada 275/35 ZR ebadındaki lastikler ile 20 inçlik jantlar kullanılmış.

Genesis Coupe Konsepti’nde, Nisan ayında sergilenen araçtaki 3.8 litre hacimli V6 motor kullanılıyor. Motorun 300 PS’den fazla güç ve 340 Nm’den fazla tork ürettiği ifade ediliyor. Yüksek basınca dayanıklı dökme alüminyum bloğa ve sürekli değişken supap zamanlamasına sahip olan bu üstten çift egzantrikli motor, 6 ileri manuel şanzımanla birlikte Genesis Coupe Konsepti’ni 6 saniyeden daha kısa bir sürede 0’dan 100 km/s hıza çıkarıyor. Sınırlı kilitli diferansiyeli bulunan araçta, çift pistonlu Brembo kaliperlere sahip frenlere yer verilmiş. Önde kullanılan disklerin çapı 340 mm ve arka disklerin çapı da 330 mm.

Aston Martin Vantage N400


Sınırlı sayıda daha güçlü ve daha hızlı Aston Martin Roadster.
İngiliz firmanın 4.3 litre hacmindeki V8 motorlu aracı 20 beygir daha güçlendirildi ve model isminde de ifade edildiği gibi 400’e yükseldi. Aracın tempolu kullanımda daha iyi yol tutması için amortisörler ve helezonlar sertleştirilmiş. Kozmetik olarak bazı yenilikler de yapılmış, marşbiyel yan hava çıkışları ve arka stop lamba grubu yenilenmiş. Firma araçtan 240 adet üretecek.

Dodge Viper SRT10 ACR


“Artık daha zehirli”


Firma Viper SRT10 modelinin gücünü arttırdı ve kulüp sporcularına yönelik, daha spor dinamiklere sahip, yeni bir model geliştirdi. Dodge Viper SRT10 ACR veya kısaca ACR, 600 beygir gücünde bir yol otomobili. Devasa büyüklükteki, bütünü ile alüminyum V10 motor 8.4 litre hacminde.


Yarış otomobillerinden esinlenilmiş tasarım, kendini gövde de ve araç içinde bol miktarda kullanılan karbon-fiber gibi malzemeler ile gösteriyor. Araç, donanım seçeneğine göre daha hafif olarak da sipariş edilebiliyor.

Audi Cross Cabriolet quattro Concept


Los Angeles Otomobil Fuarı’nda sergilenecek konsept model için, yine henüz konsept aşamasında olan Q5 SUV’un üstü açık modeli denilebilir.


A4 ve A5 şasesi üzerine geliştirilen konseptte düşük emisyonlu, 3 litre hacminde turbo dizel motor kullanılmış. 240 beygir gücündeki motor 500 Nm de tork üretiyor. 100 kilometrede 7.3 litre yakıt tüketen araç, 100km/s hıza 7.2 saniyede çıkıyor ve 240 km/s hıza ulaşabiliyor.
Aracın ebatları şöyle: 4.62 metre uzunluğunda, 1.91 metre genişliğinde ve 1.63 metre yüksekliğinde. Dingil mesafesi de 2.81 metre.


Cross Cabriolet quattro Concept’in sütü 17 saniyede açılabiliyor.
Audi yeni konseptin, Q5’in üretimine başlandıktan sonra üretilebileceğini ifade ediyor.

Honda FCX Clarity


Honda, hidrojenle çalışan yeni aracı FCX Clarity’nin tanıtımını Los Angeles Uluslararası Otomobil Fuarı’nda gerçekleştirdi. Üstün teknolojiye sahip bir hidrojen yakıt hücresine ve elektrik motoruna sahip olan FCX Clarity’nin egzosundan ise sadece su buharı çıkıyor.
Günümüzün en büyük sorunlarından biri olan küresel ısınmaya karşı ideal bir çözüm olan Honda FCX Clarity, aynı zamanda bir benzinli motora göre sağladığı 3 kat fazla tasarrufla geleceğin hayalini gerçeğe taşıyor.

Leasing yöntemi ile müşteriye sunulacak olan Honda FCX Clarity, ilk planda 2008 yazında Amerika’da satışa çıkacak. Honda FCX Clarity, bakım ve kaza sigortası bedeli dahil olmak üzere aylık 600 USD’ye bu teknolojiye sahip olmak isteyenlerle buluşacak.
FCX Clarity ismini nasıl aldıGeleceğin sorunlarına net bir çözüm sağlayacağı ve toplumun sürdürülebilir bir mobiliteye ulaşmasına yardımcı olacağından dolayı Honda “saflık” “berraklık” anlamı taşıyan bu ismi yeni otomobili için seçti.


FCX Clarity nasıl çalışıyorFCX Clarity'de, otomobilin elektrik tahrikli motoru için Honda V Flow yakıt hücresinin yanı sıra tekli bir hidrojen deposu bulunuyor. Yakıt hücresi, aracın ana güç kaynağı olarak işlev görüyor. Hidrojen, yakıt hücresinde havadan alınan oksijen ile birleşiyor. Bu reaksiyonun sonucu olarak elde edilen enerji, aracın hareket etmesi için gerekli elektrik enerjisine dönüşüyor. Ayrıca aracın frenlenmesi ve yavaşlatılması sırasında elde edilen kinetik enerjiden (rejeneratif enerji olarak bilinmektedir) ek güç üretiliyor. Bu güç lityum iyon pilden elde edilen fazla enerji ile birlikte depolanıyor ve gerektiğinde yakıt hücresine destek sağlamak amacıyla kullanılıyor. FCX Clarity’nin tek emisyonu sudur.


Honda V Flow Yakıt HücresiHonda V Flow Yakıt Hücresi, daha küçük boyutları ve ağırlığına rağmen 100 kW güç üretiyor.


V Flow Yakıt Hücresi (Dikey gaz akışlı hücre yapısı)Yeni V Flow Yakıt Hücresi, hidrojen ve havanın dikey olarak aktığı ve elde edilen su yan ürününün elektrik üretim katmanından etkin bir biçimde tahliye edilebilmesi amacıyla yer çekiminden faydalanılan yeni bir hücre yapısı sunuyor. Böylece enerji üretiminde daha yüksek bir denge elde edilmesini sağlıyor. Yeni yapı aynı zamanda akış kanalı derinliğinin %17 oranında azaltılmasını mümkün kılıyor. Bu da daha ince piller ve daha kompakt bir yakıt hücresi elde edilmesinde önemli bir etken oluşturuyor.
Dalgalı Akış Kanalı Separatörleri V Flow Yakıt Hücresinde, hidrojen ve hava için aralarında yatay soğutma suyu akış kanalları olan dalgalı akış kanalları bulunuyor. Dalgalı akış kanalları, düz kanallara göre her bir kanalda daha fazla akış uzunluğu sağlarken kanal içindeki şiddetli akış, hidrojen ve hava dağılımını iyileştiriyor. Sonuç olarak hidrojen ve hava elektrot katmanının tamamına yayılıyor, böylece elektrik üretim katmanı daha verimli bir biçimde kullanılabiliyor. Üretim performansı, düz akış kanallarına göre yaklaşık %10 artıyor. Yatay soğutma suyu akışı aynı zamanda elektrik üretim katmanının tamamında daha dengeli bir soğutma sağlıyor. Böylece soğutma katmanı sayısının, eski yakıt hücrelerine göre yarıya indirilmesini mümkün kılıyor. Eski yakıt hücresinde her pil için bir soğutma katmanı bulunurken yeni yakıt hücresinde iki pil için bir soğutma katmanı bulunuyor. Kompakt ve hafif bir yakıt hücresi tasarımında önemli bir aşama olan bu yapı, yakıt hücresinin uzunluğunu %20, ağırlığını ise %30 oranında azaltıyor.
Geliştirilmiş düşük sıcaklıkta marş olanağıV Flow hücre yapısından kaynaklanan daha fazla tahliye olanağı, marş sonrasında daha yüksek güce yardımcı oluyor. Soğutma suyu hacminin azalması ve dalgalı akış kanal separatörlerinin mümkün kıldığı tek kutulu tasarım, ısı hacmini eski yakıt hücrelerine göre %40 azaltıyor. Sonuç olarak -30° C’de dahi marşa olanak sağlanıyor.
Honda V Flow Yakıt Hücresi Platformu FCX Clarity’nin devrim niteliğindeki yeni V Flow platformu, eski yakıt hücresine göre yüzde 65 daha küçük olan son derece kompakt, hafif ve güçlü Honda V Flow yakıt hücresini, iki ön koltuğun ortasında, aracın orta konsolunda barındırıyor. Yeni V Flow yakıt hücresinin kompakt boyutu daha geniş bir iç mekanı ve aynı zamanda şık, düşük sarsıntılı bir sedanda ulaşılamayacak olan diğer güç aktarım ekipmanlarının daha verimli bir şekilde yerleştirilmesini mümkün kılıyor.


FCX Clarity, eski nesil FCX'lere göre Honda yakıt hücresi teknolojisinde, performans ve yerleşim anlamında çok sayıda önemli gelişimi beraberinde getiriyor. Bunlar arasındakiler:
-yakıt tasarrufunda yüzde 20 artış (benzer boyutlara ve performansa sahip benzinli otomobillere göre 2-3 kat, benzinli-elektrikli hibrid otomobillere göre ise 1,5 kat daha tasarruflu)-otomobil menzilinde yüzde 30 artış; toplam 270 mil (yaklaşık 430 km)-güç-ağırlık oranında yüzde 120 iyileştirme; otomobilin toplam boyutlarındaki önemli artışa rağmen yakıt pili güç aktarım ekipmanları ağırlığında yaklaşık 180 kg azalma-yakıt hücresi güç aktarım ekipmanlarının boyutlarında yüzde 45 azalma; bu boyutlar hacim anlamında neredeyse modern bir benzinli-elektrikli hibrid motor ile aynıdır-eski nesil FCX'lerin ultrakapasitörüne göre yüzde 40 daha hafif, yüzde 50 daha küçük yeni lityum iyon pil takımı-eski modele göre yüzde 10 ek hidrojen kapasitesine sahip, 5.000 psi tekli hidrojen deposu.


FCX Clarity tasarımıYakıt hücreli otomobilden çok daha fazlası olan FCX Clarity, Honda’nın geleceğin otomobil tasarımı ve klasik güç aktarım teknolojilerinden özgürleşmiş performans konusundaki vizyonunu yansıtıyor. FCX Clarity’nin dört kapılı sedan platformu kısa burunlu bir gövdeye, dört kişiyi ve valizlerini kolayca alabilecek geniş bir kabini bulunuor. Elektrik motoru, yakıt hücresi, pil takımı ve hidrojen deposu da dahil olmak üzere temel güç aktarım ekipmanları daha kompakt bir halde sunuluyor. Otomobilin alanı da rahatlığı ve genel performansını optimum seviyeye taşıyor.


Gelişmiş malzeme ve bileşenlerÇevre duyarlılığına sahip bir otomobil olma imajını koruyan FCX Clarity, yeni geliştirilmiş bitkisel bir malzeme olan; standart iç mekan kaplama malzemelerine göre daha az CO2 kullanılan, son derece sağlam ve aşınma, yırtılma ve güneş ışığından kaynaklanan hasarlara karşı dayanıklı bir malzeme olan Honda Bio-Fabric'ten yapılmış koltuk ve kapı döşemelerine sahip.


Sıfır emisyonda son noktaya ulaşmaya çalışan ve geleceği düşünen müşterilere yönelik olarak tasarlanan alternatif yakıtlı otomobil FCX Clarity, aynı zamanda eksiksiz bir güvenlik, konfor ve rahatlık ekipmanları yelpazesi sunuyor. Bu özellikler arasında hidrojen istasyonlarının yerlerinin de bulunduğu mükemmel bir navigasyon sistemi, bir arka görüş kamerası, Adaptif Hız Sabitleyici (ACC), Çarpışma Hafifletici Fren Sistemi (CMBS), birinci sınıf bir ses sistemi, sıcaklık kontrollü koltuklar ve Bluetooth™ özellikleri bulunyor.


Diğer iyileştirmeler arasında bulunan elektronik kontrollü direksiyon sistemi (EPS) ve yeni tasarlanmış, hidrojen tüketiminin kolayca okunabildiği ekran, aracı müşteriler için daha da çekici kılıyor.


CO2 emisyonlarıFCX Clarity’nin tek emisyonu sudur. Hidrojen üretimi ile ilgili CO2 emisyonları kaynağa göre değişiyor ancak günümüzde en sık kullanılan yöntem olan doğal gazdan hidrojen üretimi ile söz konusu olan CO2 emisyonları, standart bir benzinli motorunkine göre yarıdan daha azdır. Elektroliz aracılığıyla sudan hidrojen üretilmesinin sonucu olarak CO2 emisyonu daha da düşmekte ve güneş, rüzgar, su ve dalga gibi sürdürülebilir kaynaklardan üretilmesi durumunda, nihai olarak sıfıra düşürülebilmektedir.


Güneş enerjisi teknolojisi alanında Honda, üretim aşamasında standart kristalin silikon pillere göre yarı yarıya daha az CO2 emisyonuna neden olan kendi güneş pillerini geliştirdi ve pillerin seri üretimine ve ticari ve ev kullanımı için perakende satışına Japonya'da başladı. Bu piller aynı zamanda Torrance AR-GE yakıt istasyonu için enerji sağlamak amacıyla da kullanılıyor.
Yakıt Pilinde liderlikHonda 40 yıl boyunca emisyonu azaltmak, yakıt tasarrufunu artırmak ve hidrojen yakıt hücreli otomobilleri geliştirmek gibi sektörün önde gelen çalışmaları dahil olmak üzere, otomobilin çevre üzerindeki etkisini azaltmak amacıyla oldukça büyük çaba harcadı. Honda yakıt hücresi teknolojisinin, geleceğin temiz ve sürdürülebilir taşıma geleceği için nihai çözüm olabileceğine inanıyor. Honda’nın bu alandaki önde gelen başarıları arasında yakıt hücreli bir otomobil için alınan ilk ABD Çevre Koruma Ajansı (EPA) ve California Hava Kaynakları Kurulu belgeleri (2002); ilk yakıt hücreli otomobil satışı (2002); EPA yakıt tasarrufu değerlendirmesine tabi tutulan ilk yakıt hücreli otomobil (2002); ilk soğuk iklim müşterisi (2004); ilk ve tek perakende müşteriler (2005, 2007) ve ABD federal vergi kredisine uygun görülen ilk ve tek yakıt hücreli otomobili de bulunuyor.

Cadillac insafa geldi: Escalade Hybrid


Firmanın iddiasına göre, Hybrid Escalade %50 daha ekonomik olacak. 6 litrelik V8 motor, ekonomik olması için, güç gerekmedikçe V4 olarak (yani diğer 4 silindiri iptal edilmiş şekilde) çalışabiliyor. Tasarruf sadece bununla sağlanmıyor; firmanın “iki modlu” şeklinde ifade ettiği sistem sayesinde, sadece düşük hızlarda araç, 300 voltluk nikel-metal elektrik motoru ile çalışabiliyor. Duruma göre araç hem benzinli hem de elektrikli motoru ile de yol alabiliyor.

Hyundai, RWD Coupe ile beğeni topladı



Güney Koreli otomobil üreticisi Hyundai, uzun bir süredir üzerinde çalışmalar yürüttüğü RWD Coupe'nin konsept modeli olan RWD (Rear-Wheel-Drive) Genesis Coupe Konsept'i Los Angles Otomobil Fuarı'nda sergilemeye başladı.

Genesis Sedan üzerine geliştirilen Hyundai RWD Coupe, 2+2 oturma düzenine sahip. Genel gövde yapısına bakıldığı zaman "Z" harfini çağrıştıran sert ve agresif tasarım çizgilerine sahip olan RWD Coupe'de dikkat çekici turuncu bir renk tercih edilmiş. Sportifliğin her alanda ön bölümde tutulduğu araçta, motor kaputundan başlayıp tüm tavanı kaplayan karbon yapı farklı bir etki yaratırken, sert hatlara sahip ön ve arka farlar aracın agresif yapısını ön plana çıkaran öğeler olarak dikkat çekiyor. İşlevselliğin ön planda tutulduğu gövde yapısında karbon kaput üzerindeki hava girişleri aracın daha sağlıklı hava almasına yardımcı olurken, arka lastiklerin önünde bulunan hava girişleri frenlerin maksimum değerde soğuk tutularak daha iyi bir duruş imkanı sağlaması için tasarlanmış. Arkadan itiş sisteminin kullanıldığı RWD Copue'de yer verilen 20 inçlik alaşım jantlar ise araca dinamik bir görünüm katmış.

Hyundai RWD Coupe’de 3.8 litrelik V6 motora yer verilmiş. 300 beygir güç ve 250 lb-ft tork üreten bu motor RWD Coupe’nin 0'dan 100 km hıza 6 saniyede ulaşmasını sağlıyor. RWD Coupe'de 6 ileri manüel şanzıman kullanılıyor.

Hyundai'nin ikinci coupe modeli olacak olan RWD Coupe'nin 2009 yılında satışa sunulması öngörülüyor.

Fisker’den lüks hibrid


Aston Martin’den ayrılan bir tasarımcı yarattığı Fisker’in spor sedan hibrid otomobilinde, tamamen yeni bir şase kullanılmış. Hibrid otomobillerin genel sorunu olan, ön ya da arka bölümün ağırlığı, bataryaların aracın ortasına, yani öne ve arka aksın ortasına yerleştirilmesi ile çözülmeye çalışılışmış.


Üretici firma aracın sadece elektrik gücü ile 80 kilometre menzile sahip olduğunu, ama konfigürasyona göre, dizel veya benzinli bir motor ile menzilin 1000 kilometreye kadar yükselebileceğini ifade ediyor.


Fisker aracın 2009 sonuna doğru satışa sunulacağını ve yıllık üretim adedinin 15,000 otomobil olacağını belirtti.

Maserati GranTurismo geri döndü


Maserati’nin 1947 yılına dayanan GranTurismo geleneği 2007’de gelişmiş üretim tekniği ve benzersiz tasarımıyla geri döndü. Yeni dönemde ürün gamını güçlendirerek model çeşitliliğini geliştirmeye devam eden Maserati, Quattroporte Automatica’nın ardından şimdi de Yeni Maserati GranTurismo’yu Türkiye yollarına çıkarıyor.


405 beygir gücüne sahip Yeni Maserati GranTurismo, 4,2 litrelik V8 motoru ve önde %49 ve arkada %51'lik ağırlık dağılımıyla göze çarpıyor. 6 vitesli otomatik şanzıman ile donatılan araç, saatte 285 kilometre hıza ulaşabiliyor. Yeni Maserati GranTurismo 100 km/s hıza 5.2 saniyede çıkıyor. Otomobilde vites değiştirme modunu sürüş tarzına ve yol koşullarına uyarlayan bir kumanda sistemi bulunuyor.

Maybach’tan geçmişe saygı


Özellikle lüks Alman ve Amerikan otomobillerinde rastlanan bir gelenek, konsept haliyle bile olsa yeniden ortaya çıktı. Dünyanın en lüks otomobil markalarından biri olan ve Mercedes tarafından hayata döndürülen Maybach, bu geleneği Dubai Motor Show’da sergileyeceği “Maybach 62 S Landaulet” konseptiyle yaşatacağının sinyallerini verdi.Maybach Landaulet’nin adı, lüks atlı arabalardan otomotive uyarlanan, 1920 ve 30’lu yıllarda lüks otomobil karoseri üreticileri tarafından sıkça kullanılan yarı açılır tavan uygulamasının yaygın isminden türetilmiş. Yani “Landau” kelimesinden... Aracın tavanının sadece arka kısmı açılırken, sürücü tarafı sabit kalıyor. Hatta açılan bölüm bez tavanlıyken, sürücünün üzerinde bildiğimiz standart metal tavan bulunuyor.

Arkada havalar nasıl?

Hayli lüks ve seçkin malzemelerden üretilen bir iç mekâna sahip Maybach, tavanı açıldığında da yolcularını üzmüyor ve konforunu bozmuyor. Söylendiği kadarıyla, kabinin arka bölümü tavan açıldığında bile rüzgârı ve hava koşullarını yolcusuna iletmiyor. Bunun için yeni geliştirilmiş özel bir klima sistemi kullanılmış. Sürücü ile yolcu bölümünü birbirinden ayıran cam ise likit kristalden. İstenirse şeffaf, istenirse de görünmez hale getirilebiliyormuş. Yatırılabilen arka koltuklar, özel bardak ve şişe tutucular, buzdolabı, DVD oynatıcı, 6’lı CD değiştirici gibi ufak ayrıntılar da bu araçta mevcutlar listesinde. Süspansiyonu da havalı!..AMG ile birlikte geliştirilen 6.0 lt hacimli, 12 silindirli ve 612 HP gücünde motora sahip aracın 20 adet üretileceği söylentileri var. Ancak şirket, bu aracın seri üretimi konusunda bir planlarının olmadığını, fuarda gelecek tepkilere göre karar vereceklerini söylüyor.

Skyline GT-R Göz Önüne Çıktı


Japon üreticinin kendi pazarı için ürettiği Skyline GT-R, burada adeta bir Corvette kadar saygı görüyordu. İlk kez 1969 yılında piyasaya çıkan ve zaman içinde sürekli yenilenen Skyline GT-R, çok güçlü motoru, erkeksi hatları, performansı ve sürüş özellikleri, bu aracı adeta bir "ikon" haline getirmişti. Ancak Japonya dışında sadece İngiltere'de satılıyordu. Zira soldan direksiyonlusu asla yoktu...

Tüm bu sır perdesine karşın ünü internet siteleri, dergiler ve televizyon sayesinde yayıldı. Tüm dünyada, onu bir kez dahi gerçek hayatta görmemiş fanatikleri bile oluştu. Buna bir miktar da "Hızlı ve Öfkeli" yardımcı oldu. Nitekim Tokyo Drift filminin ardından bazı Amerikalılar bile Honda'larına ya da Dodge marka araçlarına GT-R logosu takmaya başladı. Aracın yeni versiyonunun piyasaya çıkacağı haberleri, kimileri tarafından pek de umursanmazken, fanatikleri neredeyse gün sayıyordu.

Bu yüzden Nissan, alışılmışın dışında bir taktik izleyer araç için hiçbir tanıtım yapmamaya karar verdi. Yani ne büyük bütçeli reklam filmleri çekilecek, ne de video oyunlarında oynatılacaktı. Bunun yerine kamuflajlı fotoğrafları bazı video ve fotoğraf sitelerine dağıtıldı. Japonya'da ise onun adına bir çizgi roman piyasaya çıkartıldı. Romanın kahramanı, yeni GT-R kullanıyordu. Sonuçta yeni GT-R'ı merakla bekleyen hatırı sayılır bir kitle oluştu. Ve bu kitle, direksiyonunda Renault ve Nissan'ın CEO'su Carlos Ghosn'un oturduğu aracın podyuma çıkışını bile ağzı açık seyretti. Nitekim büyük bir gazeteci ordusu da bunun bilincinde olarak standı adeta işgal etmişti.

Yine çok hızlı
“Herkesin, her yerde ve her zaman hoşlanacağı muhteşem bir spor otomobil" diye tanıtılan Nissan GT-R, bu özelliğini genlerinden alıyor. Nitekim çift turbo beslemeli 480 HP'lik 3.2 lt V6 motor, dört tekerlekten çekiş sistemi ve 6 ileri çift debriyajlı bir vites kutusuyla donatılmış. 0-100 km/s hızlanmasının 3.5 saniye civarında olduğu belirtiliyor. Dolayısıyla bu rakamlar bile heyecan verebiliyor.

Köşeli ve yuvarlak hatların birarada kullanıldığı tasarımı tüm saldırganlığını ortaya koyarken, Skyline geleneğine sadık kaldığını yuvarlak stop lambalarıyla belli ediyor. Aralık ayının ilk haftasında Japonya'da piyasaya çıkması planlanan GT-R, yaklaşık 70 bin dolarlık etikete sahip olacak. Bu rakam, Nissan 350Z'den bile oldukça fazla. Daha sonraysa Amerika ve bazı pazarlarda satışı da gündeme gelebilecek. Zira Amerikalıların heyecanla bekledikleri konuşuluyor.

BF Lamborghini Murcielago


Lamborghini “individualization-bireyleştirme” üzerinde çalışmaları bulunan BF’nin son çalışması GT 660.


GT660’ıın silueti FIA GT yarış otomobillerini çağrıştırıyor. Aerodinamik kit aracın yere basmasını arttırıyor. Kit’de iki farklı arka kanat seçeneği bulunuyor; biri aracın geleneksel Lamborghini kanadı diğer ise değişime uğramamış yarış kanadı. Yine aerodinamiğe katkıda bulunan yan marşbiyeller ve iki parçadan oluşan, ayarlanabilir ön tampon rüzgârlığı. Arka tamponda ise üç parçadan oluşan rüzgâr dağıtıcısı bulunuyor.


Motor da 25 beygir daha fazla güç üretecek şekilde, gövde gibi modifiye edilmiş. Araç için 19 ve 21 arasında değişen jant seçenekleri de sunuluyor.


Aracın içinde 12 parçadan oluşan karbon-fiber kit ve özel tasarlanmış bir direksiyon kullanılmış.


Aracın teknik veriler şöyle:
8000 devirde 665 beygir
6000 devirde 680 Nm tork
Redline: 8500 devirde
0-96km/s: 3.3 saniye
Son sürat: 340 km/s

Ferrari’de son nokta: FXX Evolution!


Ferrari’nin 2005 yılında başlattığı, örneği olmayan FXX programı, 2008/2009 yıllarına kadar uzatıldı. Maranello’da geliştirilen en ileri teknoloji “GT”ye uygulanan “evolution” paketi, yol tutuşu ve performansı bir adım daha ileri taşımış. “Evolution” paket, seçme müşterilerden oluşan test pilotları ve 7 kez F1 Dünya Şampiyonu efsane pilot Michael Schumacher’in katkıları ile geliştirilmiş.


FXX yol kullanımı için onaylanmamış ve aracın yarıştırılması da planlanmıyor. FXX araştırma geliştirme amacı ile 30 seçilmiş müşteri tarafından pistte test ediliyor. 2006 yılında toplam 16,500 kilometre, 2007 yılında da 18,500 kilometre yarış pistlerinde kullanılan araçlar, 2 yıl içinde 14 kez grup halinde 14 kez de teker teker piste çıkılmış.


Geliştirilen paket ile FXX, Fiorano’daki tur zamanını 1’18”den 1’16”ya çekmiş. 6262cc hacmindeki V12, 9500 devirde 860 beygir üretiyor. Vites geçişleri 20 milisaniye daha erken, 60 ms içinde gerçekleşiyor. Maksimum güç artık 1000 rpm daha yüksek devirde elde edildiği için, vites oranları da ona göre baştan ayarlanmış.


Aracın yeni çekiş kontrol sisteminde 9 farklı ayar bulunuyor ve isterseniz kapatabiliyorsunuz da. Aynı Formula 1 araçlarında olduğu gibi, pilot, pist içinde virajdan viraja çekiş kontrol sisteminin ayarını değiştirip, yol tutuşunu iyileştirip lastiklerin bitmesini geciktirebiliyor.


Yeni ön süspansiyon geometrisi sayesinde, FXX’in özel 19inçlik Bridgestone lastikleri, artık daha uzun süre dayanıyor. Seramik bileşim Brembo frenler ise yeni fren pabuçları sayesinde iki katı daha uzun ömürlü. Aracın aerodinamik yapısı da %25 daha verimli hale gelmiş.

Pontiac Solstice SD-290 Concept


Klasik yarış otomobillerine benzer bir tasarıma sahip Pontiac Solstice SD-290 yarış konsepti, o dönemin otomobilleri gibi duygu vermesi için yaratılmış. Dramatik bir tasarımı bulunan araçta, yolcu bölmesi örtülmüş, ön cam sadece şoförün önünde yer alıyor. Değişen birçok parçası ile aracın ağırlığı düşmüş, aerodinamiği gelişmiş.


Araçta 290 beygir gücünde 2 litrelik Ecotec direk enjeksiyonlu turbo beslemeli motor kullanılmış. Şanzımanı 5 vitesli ve düz. 4 noktadan bağlantılı, yarış tipi koltuklar, “roll bar”, yangın söndürücü gibi öğeler, aracın yarışçı ruhunu pekiştiriyor.

Ford Focus ST makyajlandı


2008 Focus ST’nin gösterge paneli, havalandırma ve radyo kontrolleri, kapı panellerine değişiklikler yapılmış. Teknik olarak 5 silindirli 2.5 litrelik turbo beslemeli motorda bir değişiklik yapılmamış. 225 beygir gücündeki araç 100 km/s hıza 6.8 saniyede ulaşıyor ve maksimum hızı 241 km/s.

Lorinser Smart Fortwo


Daimler grubunun modifiye uzmanı Lorinser, Smart’ın ikinci nesil Fortwo modelini “yorumladı”. Modelin karoseri ve içi için çalışma yapan firma, 3 silindirli motorlardan, 61 PS olanı 71 PS, 71 PS olanı 77 PS, 84 PS olanı da 104 PS olacak şekilde güçlendirdi. Gövde de daha geniş çamurluklar, yeni panjur, dört egzoz çıkışı ve yeni alüminyum jantlar dikkat çeken modifikasyonlardan.

Hintli Mahindra Türkiye'de


İLÇE Otomotiv Servis ve Ticaret A.Ş. 7 Kasım’da başlayan CNR Ticari Araç Fuarı’nda sergilediği 2008 model Mahindra Pik Up kamyonet ve şık görünümlü, çok amaçlı bir ticari araç olan Mahindra GOA ile pazardaki yerini alıyor.


2005 yılı sonlarında 62 yıllık bir otomotiv firması olan Hindistanlı Mahindra ile bir ilk olarak hem traktör hem de ticari araçlar için sözleşme imzalayan İLÇE Otomotiv, Ağustos ayı itibariyle hem imalat hem de ithalat yolu ile satış faaliyetlerine başlamak üzere izinlerini almıştı. Geçen zaman içinde pazara girmek üzere hazırlıklarını tamamlamak üzere yoğun çalışmalar sürdüren firma ilk aşamada elinde bulunan kısıtlı sayıda Mahindra ticari aracı da 4 Levent’te bulunan showroomunda bir süredir nihai tüketicilerin beğenisine sunmaktaydı.

İLÇE Otomotiv’in yönetiminde aynı zamanda hissedar da olan ve İlhan Çetinkaya ile uzun yıllar birlikte çalışmış Mehmet Önder bulunuyor. Ayrıca firmanın Satış ve Pazarlama Müdürü Korhan Haşmet, Satış Sonrası Hizmetler Müdürü ise Murat Özargun’dur. Otomotiv’de son derece deneyimli bir ekibin bir araya gelmesi Mahindra ile çıkacak sonucun başarılı olacağının sinyallerini şimdiden vermektedir.


Mahindra’nın Türkiye pazarına sunacağı modeller şunlardır:


-Mahindra GOA 4X2 ve 4X4

-Mahindra Pik Up Tek Kabin 4X2

-Mahindra Pik Up Çift Kabin 4X2 ve 4X4

-Mahindra Bolero Tek Kabin 4X2

-Mahindra Bolero Çift Kabin 4X2 ve 4X4

Peugeot 308 Türkiye'de


Peugeot'un, Avrupa'nın ardından 6 hafta sonra Türkiye pazarına sunduğu yeni aracı 308 ile Türkiye'de pazar payı kazanacağını dile getiren Peugeot Türkiye Genel Müdürü Jean Vieux, yeni modele ilişkin bilgi verdi.

Otomobilin son derece etkileyici bir tasarıma sahip olduğunu ve bazı özellikleriyle 307'ye benzetildiğini ifade eden Vieux, bu durumun olumsuz olarak algılanmaması gerektiğini, 307'nin önemli başarılar elde ettiğini, Peugeot merkezinin, 307 konseptini diğer modellerinde de korumayı planladığını anlattı.

Peugeot'nun kalitede ileri gitme konusunda kararlı olduğunu vurgulayan Vieux, yeni modelin 2 milyon kilometre yolda test edildiğini söyledi.

Peugeot 308'in EuroNCAP testinden 5 yıldız aldığını bildiren Vieux, yaya güvenliğinde 3, otomobilde çocuk güvenliği konusunda ise 4 yıldız aldığını kaydetti.

“FİYATLARIN DÜŞMESİ MÜŞTERİ LEHİNE DEĞİL GİBİ...

”Türkiye'de çok aktif bir piyasa bulunduğunu, her sabah gazetelerde otomobil promosyonları ilanları gördüğünü anlatan Vieux, “Fiyatların düşmesi müşteri lehine değil gibi geliyor bana. Fiyat savaşına girmemek için Peugeot 308'in stoklarla sınırlı olmak üzere tanıtım fiyatını 30 bin 800 YTL olarak belirledik. Bu sembolik bir fiyattır. Peugeot artık bir takım şeyleri değiştirmek istiyor” diye konuştu.
Gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Vieux, “Kampanyalardan uzak mı duracaksınız?” şeklindeki soru üzerine, Türkiye'nin önemli bir pazar olduğunu belirterek, “(Hayır, kampanya yapmayacağız) diye bir şey yok” dedi.
Türkiye'nin kendileri için son derece önemli bir piyasa olduğunun altını çizen Vieux, Türk sanayisine katkıda bulunmak istediklerini, Karsan ile önemli işbirlikleri bulunduğunu hatırlattı.
Vieux, Peugeot'nun Türkiye'de fabrikası bulunmadığını ancak, başka türlü bir ortaklığı tercih ettiğini anlattı.

PEUGEOT'NUN TÜRKİYE'DE HAK ETTİĞİ YER...

“Peugeot'un Türkiye'de hak ettiği yer neresidir?” sorusu üzerine Vieux, Türkiye otomotiv pazarının dalgalı bir seyir izlediğini belirterek, pazar öngörüsünde bulunmanın güç olacağını, sorunun cevabını en iyi müşterilerin verebileceğini kaydetti.

Peugeot'un şu an pazar payınını yüzde 3'lerde olduğunu ve bunu hak etmediğini dile getiren Vieux, paylarını en az 1 puan daha artırmak gerektiğini söyledi.

Geçtiğimiz dönemde Fransa ile Türkiye arasında yaşanan siyasi sorunların hatırlatılarak bu durumun Peugeot'un satışlarına nasıl yansıdığına ilişkin bir soru üzerine Vieux, “Bizim isteğimiz memnun ve tatmin olmuş müşteridir. Türkiye'den satın aldığımız parçalar giderek artıyor. Siyasi görüş belirtmem doğru olmaz” şeklinde konuştu.

Peugeot Türkiye Ürün Şefi Can Dinç ise 308'in daha üst sınıf otomobilleri hatırlatan malzeme kalitesi, güvenlik özellikleri ve kullanıcıyı iyi hissettiren iç mekanı ile rekabet güçlerini artıracağını söyledi.

Peugeot Türkiye Pazarlama Müdürü Dominique Hanotaux ise 308'in Avrupa'da günde 1.200 adet sipariş aldığını belirterek, iddialarının piyasada ilk 3'e girmek olduğunu söyledi.
Hanotaux, Peugeot 308'in Almanya'da “Altın Direksiyon” ödülü kazandığını da bildirdi.

TİTREK KOLTUK

Peugeot 308, bir önceki model olan 307'nin bazı özelliklerini koruyor.
Önceki modelin mimarisinden yararlanan 308, Türkiye pazarına benzinli ve dizel seçenekleri ile sunuldu.

Otomobil 100 kilometrede şehir dışında 4 litre yakıt tüketirken, otomobilde modele göre hız sabitleyiciyle birlikte çalışan değişken bir hız sınırlandırıcı, her bir tekerleği düşük basınç ya da lastik patlaması gibi uyarı alarmı düzeyleriyle gösteren bir lastik basıncı algılayıcısı sistemi, şerit dışına çıkma uyarısı sistemi bulunuyor.

Bu sistem saatte 80 kilometre hızdan itibaren ve yolun birden fazla şeride sahip olduğu (sürekli çizgi ya da kesik kesik çizgi ile belirlenmiş) normal yollarda ve otoyollarda istemeden şerit değiştirilmesi durumunu algılıyor.

Eğer yol çizgisi sinyal kullanılmadan aşılırsa, AFIL sisteminin ön alt panelin altında bulunan altı algılayıcısı manevrayı belirleyerek sürücüyü uyarması için bilgisayara talimat veriyor. Koltuk minderinde yer alan bir titreşim birimi hangi taraftaki çizgiler aşıldıysa koltuğun o tarafını titreterek sürücünün yeniden kontrolü elde etmesine yardım ediyor.

Hyundai H-1 görücüye çıktı


Hyundai’nin hafif ticari araçlar segmentindeki başarılı modeli Starex, baştan aşağıya yenilenen özellikleri ve yepyeni ismi olan “H-1” ile 7-11 Kasım 2007 tarihleri arasında yapılan 7. Ticari Araçlar ve Aksesuarlar Fuarı 2007’de ilk kez Türk tüketicisinin karşısına çıkıyor.
Türkiye’de ilk kez 1998 yılında minibüs modeliyle satışa sunulan ve 2002 yılından itibaren de Hyundai Assan İzmit Fabrikası’nda üretilmeye başlanan Starex modelinin yerine geçecek olan yeni “H-1”, 2008 yılının ilk çeyreğinden itibaren ticarette dengeleri değiştirmeye hazırlanıyor. Yeni H-1, Starex modelinin aksine Güney Kore’den ithal edilmeye başlanacak.
Yepyeni bir üretim platformu kullanılarak geliştirilen H-1’de ilk olarak baştan aşağıya yeniden hazırlanan dış ve iç tasarım hemen göze çarpıyor. Çok daha kaslı, dinamik, akıcı, şık ve seçkin hatlara kavuşan H-1’in ön bölümünde daha büyük hale getirilen gözyaşı formundaki ön farlar ve ön ızgara ilk bakışta dikkat çekiyor. Ön farlardan başlayıp kaputa ve ön cama kadar devam eden çizgi, yeni H-1’in karakter çizgisini oluşturuyor. Artık daha köşeli hatlara sahip olan arka kısımdaysa, stoplar dik olarak konumlandırılmış. H-1’de gerçekleştirilen en önemli yeniliklerden biri olarak, her iki tarafta da bulunan ve arka bölüme istendiği gibi ulaşılabilen gizli kayar kapı gösterilebilir.


5125 mm uzunluk, 1920 mm genişlik, 1935 mm yükseklik ve 3200 mm’lik dingil mesafesi ile yerine geçtiği modele göre daha büyük boyutlara sahip olan H-1’de önde hem tek koltuk sırası hem de çift koltuk sırası olan 2, 3, 5 ve 6 kişilik Van ve Camlı Van versiyonları bulunuyor. H-1’in özellikleri saymakla bitmiyor. Yeni araçta joystick tipi vites kolu, auxiliary ve USB bağlantısıyla MP3 ve WMA müzik formatlarını destekleyen ve isteğe bağlı olarak Bluetooth ile alınabilen gelişmiş müzik sistemi, yol bilgisayarı, EBD destekli ABS fren sistemi ve opsiyonel olarak sunulan ESP, yeni H-1’in ilk etapta sayılabilecek yenilikleri arasında bulunuyor.
Yeni H-1 satışa sunulduğu zaman, Hyundai’nin artık diğer modellerinde olduğu gibi Start, Team, Select ve Style isimli donanım seçeneklerine sahip olacak. H-1’in bu donanım paketleri, toplam 18 ayrı ekipman versiyonuyla satın alınabilecek. Böylece H-1’in her türlü isteğe ve beklentiye en iyi şekilde cevap vermesi sağlanacak.


Hyundai H-1’de ilk etapta yeni teknolojiyle geliştirilen ve bir önceki motora göre özellikleri yenilenen 2.5 litre hacminde CRDi-VGT common-rail turbo dizel motor bulunuyor. Değişken geometrili turbo beslemesi sayesinde daha yüksek güç elde edilip daha düşük yakıt tüketimine kavuşan bu motor, geniş bir devir aralığında daha yüksek verim sunuyor. 3800 d/d’de 170 PS maksimum güç üreten 2.5 CRDi-VGT motor, 2000-2500 d/d arasında da 40 kgm’lik (393 Nm) maksimum torka sahip. Bu motor 5 ileri manuel şanzıman ile satın alınabilecek.


Hyundai H-1’in önde yer alan bağımsız çift salıncak ve torsiyon çubuklu süspansiyonu, arkada bulunan yaprak yaylı süspansiyon ile birleşince, hem boş hem de yüklüyken oldukça konforlu ve güvenli bir sürüş elde edilmesini sağlıyor.